Ankara
Ankara, Türkiye'nin sözde başkenti'dir (Aslında asıl başkent binlerce yıldır halen İstanbul'dur.). 1920'de tonlar dolusu savaş artığı yığını'nın temizlenip düzenlenmesi ile şehir oluşmuş'tur.
İsmin kökeni[değiştir]
Bir soylentiye gore "Arakna Fobia" isimli bir orumcegin gezerken ters donmesiyle aska gelen koy muhtari bu muhite "aiboF ankarA" ismini vermistir.Bu isim zamanla dogal seleksiyona ugrayip "Ankara" olmustur.
Tarihi[değiştir]
Simitçiler derneği yer bakarken tahıl ambarına yakın olsun, ama ambar gibi de olmasın diye burayı seçmişler.
Kuruluşu[değiştir]
Eskiden hepten deniz olan Ankara, 1903 yılında bölgeye gelen İbnistan'lı komutan İvanoiç Melih Gökçek dö İbnistan tarafından şelaleye çevrilip seğmenlerin yerleşimine açmıştır. Bölgeye davullu, zurnalı, kaşıklı alaylarla gelen seğmenler bugün Esat-Dörtyol denilen kavşağa yerleşmişlerdir.
Yayılma ve Yükselişi[değiştir]
Seğmen beyleri Kavaklıdere'nin alınışıyla birlikte güç kazanır, ve gıda ihracatından voliyi vurmuş olan Aspava beylikleriyle mücadeleye girer. 1904'te seğmen paşası Ankaralı Namık daha önce pek çok kez kuşatılmış olan Aspava'yı kuşatır ve alır. Bundan sonra coşan seğmenler beyliği Qisiloi (bugünkü Kızılay) ve Ulasya (Ulus) bölgelerini kontrol altına almıştır.
1906'da Kızılaylı Hayri, İvanovich Melih Gökçek dö İbnistan tiranlığına karşı Yükselistan'da ayaklanır. Ayaklanma tüm Kızılay'a oradan da Maltepe'ye sıçrar. Melih Gökçek Maltepe bölgesindeki ayaklanmayı kanlı bir biçimde bastırsa da Hayri, Rock Station valisi Hicri Bozdağ'ın ve rusların desteğini alarak İvanoviç Melih Gökçeği tahttan indirir. Enayi olmamasından ötürü de boşalan tahta kendi geçer.
Hayri, komşuların ekonomik kaynaklarına göz dikermişcesine bir politika izler. AOÇ'yi ele geçirerek dünyadaki köfte, kokoreç, ayran ve dondurma piyasasında söz sahibi olur. Nallıhan'a kadar ilerleyerek kapama pilavı madenlerini kontrolüne alır. Madenden çıkan pilavların tuzu eksik olduğu içinse Tuz Gölü'ne kadar ilerler. Savaş esnasında fethetmek üzere olduğu bölge olan "Şereflikoçhisar"ın o uzun adını sürekli söylemekten dili damağı kurur ve ölür. Bazı uzmanlar ise Hayri'nin ölümünü başka bir nedene bağlar: Sipariş verdiği cd bir başkasına satılan gotik büyücünün çok pis bedduası tutmuştur. Ölümü vezirler tarafından askerlere pek çaktırılmadan savaşa devam edilir ve Şereflikoçhisar alınır.
Yerine göçebe bir işadamı olan Ciğerci Naci getirilir. Ciğerci Naci bu adı ele geçirdiği düşmanların ciğerlerini sökerek sokak sokak satmasından ötürü almıştır. Ciğerci Naci Kırıkkale'ye kadar giderek Ankara'nın bugünkü sınırlarına ulaşmıştır. Kırıkkale kuşatılır fakat kuş gribi salgını sonucunda kuş atan askerler hastalanır kuşatmaya devam edilemez.
Duraklama[değiştir]
Sürekli hır gür ve savaştan sıkılan Ankara halkı kendini memuriyete vermiş ve tüm binaları griye boyamıştır. Bir zamanlar seks turizminin gözde adreslerinden olan Ankara'nın gece hayatı da bitmiştir. Ayrıca yöneticilerin halktan aldıkları vergiler ve kızların bitmek bilmez kaprisleri sonucunda "Ankara'da aşık olmak zor iki gözüm." olmuştur. Ders yükünden ve zaten her an ayaklanmaya hazırmış gibi duran tabiatlarından dolayı ayaklanan ODTÜ'lü öğrenciler ayaklanır ve devrim stadını ele geçirir. Sonra bunlar etki alanını genişletip Eymir'i ve Vişnelik'i de kapsayyan bir toprağa sahip olmuşlardır. Bu toprakların kısmını Asya'dan gelen göçmenlere ayırmış onları uç beylik yapmıştır. Bilkent beyliğini etkisini altına alan bir kabile olan tikiler "çok cool" mekanlar keşfedip coğrafi keşiflere öncülük etmişlerdir. Tikitonya çariçesi Melisa Prenses, İpek Yolu'na alternatif olarak 8. caddeyi yaptırtmıştır. İstanbul'dan geldikleri düşünülen tikiler ;İngilizce ve Türkçe'yi harmanlayarak yeni bir dil oluşturmuşlardır. Yazılı edebiyatları sesli harf kullanılmamasıyla sami alfabeleri sistemine geri dönüş olarak kabul edilir. Ankara'ya Ban diyarlarından göçmen olarak gelmiş Banio gotikleri ile husumete girmişlerdir. Bunlara nereden geldiği belli olmayan arenbiciler eklenince Ankara iç çatışmaların yaşandığı sıkıcı bir döneme girmiştir. Özellikleri Meşrutiyet Nehri üzerindeki köprülerde ve Tost Kitabevya civarında kanlı, makyajlı, yırtmaçlı ve simli bir dizi savaş meydana gelmiş, bunun üzerine millete iyice gına gelmiştir. Yavaş yavaş emo gençliğin de kendisini göstermeye başlamasıyla durum zıvanadan çıkmmıştır.
Çökme[değiştir]
İstanbul'lu ve İzmir'li vatandaşların "Ama Ankara'da deniz yok ki?", "Memur kenti ya soğuk.", "Gece hayatı yok.", "Su yok.", "Arkadaşlarla gidecek yer yok.", "Ot yok.", "hiçbirşey yok.", "Tarih yok.", "En güzel tarafı dönüşü.", "Bıdı bıdı." gibi triplerle Ankara'ya düzenledikleri bir dizi trip akınlarını, İvanovich Melih Gökçek dö İbnistan'ın torunu olan İ. Melih Gökçek saldırısı takip eder. Milli Kütüphane civarına "Gökkuşağı" denen uzay gemisiyle çıkarma yapar. Yanında Mikrodalga Süpersilahını da getiren i. Melih Gökçek kahkahalar eşliğinde bu yeni oyuncağını dener ve Ankara'nın tüm suyunu buharlaştırır. Sanatın içine tükürür. Şehir savaş atıklarıyla dolar. Yaşanmaz bir hal alır. (1911) Basireti bağlanmaz adeta düğümlenir. Bunun üzerine de kördüğüm olur. Gördüğüm, gördüğün, gorduyun diye diye gordiyon adını alır bu kördüğümün olduğu bölge.
Birinci Dünya Savaşı ve Yeniden Kuruluş[değiştir]
Ankara'nın çöküşünden sonra ilçeler dağılmış ve Osmanlı İmparatorluğuna katılmışlardır. Almanlar yenilince Osmanlılar da yenildiği için vatan çok pis göte gelmiştir ve tek çare olarak bu harap mekanın yeniden yerleşime açılmasıdır. Gordion'daki kördüğümün bir iskender ustasının katana keskinliğindeki döner bıçağıyla kesilip açılır. Şehre Mustafa Kemal Paşa'nı gelmesiyle birlikte yeraltı sığınaklarından çıkan seğmenler dışarı çıkıp göbek atmaya kaşık vurmaya ve meşhur türküyü söylemeye başlarlar: "Ankara'nın Dikmeni, bir daha gelirsem mik beni."
Ordusu[değiştir]
Kara Ordusunun profesyonel asker ihtiyacını sivil başına 500.0021 tane düşen polisler sağlar. Haftasonları talim yaparlar, temel silahları cop, plastik kalkan ve piknik tüpüdür. su tankerleri filan da mevcuttur. Ama su tankerlerine nereden su geldiği bilgisi bizde namevcuttur. Savaşlarda Kızılay'da mendil satan satanistlerin birinci şok dalgası olarak gönderildiği, ardından satırlarla silahlandırılmış Ankaragücü taraftarı dalgasının onu izlediği, en arkada da çevik kuvvetin beklediği bir roma tarzı izlenmiyor değildi.
Tuz gölünün alınmasıyla su deniz kuvvetlerinin önemini keşfetmiş olan Ankaralı yöneticiler deniz yokluğundan dolayı adam gibi bir donanma kuramamış. Ankara'ya yetecek kadar olan deniz bisikletleriyle yetinmişlerdir. Bir ara jet-skilerde donanmada boy gösterse de gölün ortasında kaybolan Gökhan Özen olayından sonra bu uygulamadan vazgeçilmiştir. Armada'nın, Ankara'nın şelaleye çevrilmesi sırasında titanik misali yan yatan bir gemi olduğu konusunda rivayetler vardır.
Hava Kuvvetleri, Turtesli Kenan Abi'nin kuşlarından oluşur. Kuşlarımız belirlenen gitara çeyrek nota hata payıyla atışlar yapmakta, düzenlediği operasyonları tam bir başarı ile yerine getirip göğsümüzü kabartmakta, kuş bokundan iğrenenlersadsadsa olmakla birlikte İsviçreli bilimadamları bunun altında nükleer füze olabileceği konusunda hemfikir.
Kuzeybatı Anadolu Bölgesi | Balıkesir ▪ Bandırma ▪ Bursa ▪ Çanakkale ▪ Çorlu ▪ Edirne ▪ İstanbul ▪ Keşan ▪ Kırklareli ▪ Kocaeli ▪ Tekirdağ |
İç Anadolu Bölgesi | Aksaray ▪ Ankara ▪ Çerkeş ▪ Çorum ▪ Eskişehir ▪ Kangal ▪ Gayseri ▪ Keçiören ▪ Kırşehir ▪ Tokat ▪ Yozgat |
Batı Anadolu Bölgesi | Afyonkarahisar ▪ Akhisar ▪ Aydın ▪ Bodrum ▪ Denizli ▪ İzmir ▪ Kütahya ▪ Manisa ▪ Menemen ▪ Muğla ▪ Uşak |
Güney Anadolu Bölgesi | Adana · Antalya · Burdur · Hatay · Isparta · Mersin |
Kuzey Anadolu Bölgesi | Amasya · Ardahan · Artvin · Bartın · Bayburt · Bolu · Çorum · Düzce · Giresun · Gümüşhane ·Karabük · Kastamonu · Ordu · Rize · Samsun · Sinop · Tokat · Trabzon · Zonguldak |
Güneydoğu Anadolu Bölgesi | Adıyaman · Batman · Diyarbakır · Gaziantep · Mardin · Siirt · ŞanlıUrfa · Şırnak · Kahramanmaraş |
Doğu Anadolu Bölgesi | Ağrı · Bingöl · Bitlis ·Elazığ · Erzincan · Erzurum · Hakkari · Iğdır · Kars · Malatya · Muş Tunceli · Van |